İnsan Ne İçin Yaşar?

Hayatta herkesin kendince açıklayabildiği yaşama amaçları mevcut. Ortalama bir insana sorduğunuzda, tam olarak ifade edemese de, dili döndüğünce ne için yaşadığını size açıklamaya çalışır.

Bazıları, güç, unvan, başarı, inanç için yaşarken, bazıları sadece çocukları için yaşayabilir. Bunların her biri herkes tarafından bir nebze anlaşılabilir. Hatta toplum tarafından olumlu da karşılanır. Birçok zaman, günlük hayatın bize sunduğu seçenekler arasından kendimize uygun amacı seçeriz ve ona körü körüne bağlanıp hayatımızı onun etrafında konumlandırırız.

İnsanların, hayatını adadığı bazı yaşama amaçları da vardır ki, bu amaç uğrunda kendilerini nasıl motive ettiklerini hep merak ederiz. Hatta kimi zaman kişinin kendini bu yolda harcadığını bile düşünebiliriz.

Buna bir örnek ise, kutup bilimci bilim insanlarının, hiç kimseyle karşılaşmadan 6 ay tek başına buzullarda yaptığı araştırmalar verilebilir. Bu kişinin gözündeki ışıltıyı, buzullardaki değişimleri anlatırken rahatlıkla görebilirsiniz.

Buna benzer tutkuyu üniversiteye hazırlanan çocukta, laboratuvarda çalışan bilim adamında da hissedebilirsiniz.

Peki, insanlar ne oluyor da kendilerini farklı olaylar karşısında bu kadar güdüleyebiliyorlar ve bunu hayatının temel mutluluk kaynağı haline getirebiliyorlar? Bu duruma çeşitli kuramların, çeşitli açıklamaları mevcut. 

Alfred Adler, her insanın yaşamına “yoğun aşağılık duygularıyla” başladığı görüşünü savunur. Bu duygular herkeste vardır ve normal sayılmalıdır.

Doğada tüm canlılar eksi bir durumdan, artı bir duruma geçmek için sürekli çaba içindedir. Adler (1964) bu durumu eksiklikten (aşağılık duygusundan) kurtulma çabası ya da üstünlük çabası olarak adlandırmıştır. Aşağılık duygusu insanın yaşamını sürdürebilmesi ve gelişebilmesi için zorunludur (Gençtan,2002).

İnsanın kendini aşma çabası, Maslow’ un ihtiyaçlar hiyerarşisinde bir üst basamağa çıkan insandan biraz daha fazlasını anlatmakta. Görünüşe göre bir üst basamağa çıkan insanın arkasından iten şey aşağılık duygusu gibi görünüyor.

Aşağılık duygusunun, dilimizde kötü bir anlamı varmış gibi algılansa da, içinde barındırdığı anlam çok değerli. Aşağılık duygumuz ile hepimiz farklı amaçlar peşinden koşuyoruz, onun sayesinde daha ileri gidiyoruz, insanlık bizle birlikte daha çok ilerliyor

Psikolog Barış Gürkaş

İstanbul

Referanslar:

Gençtan, A. (2002). Psikanaliz ve Sonrası. İstanbul: Metis 

Facebook
Twitter
WhatsApp
Telegram

Diğer Yazılarımız

Psikolojik Testler

Psikolojik Testler Nelerdir ve Ne İşe Yararlar? Psikolojik testleri psikofiziksel davranışları, yetenekleri ve psikolojik problemleri ölçmek ve psikolojik performansları öngörmek için sistematik

Sınav Kaygısı

Sınavlarda katılımcılar arasında bir rekabet söz konusu olduğu için sınav kaygısı hissetmek normal bir duygudur. Özellikle gençler arasında yaygın olan sınav kaygısı,

Yaygın Anksiyete Bozukluğu

Yaygın anksiyetede kaygıyı tek bir konu üzerinden değil bir çok konu üzerinden yaşarız. Kaygı konuları çeşitlenmiştir ve yaygın anksiyete bozukluğu sebebiyle birçok

Bir Yanıt

  1. BUNA AŞAGILIK DUYGUSU DEMEK DOĞRU DEĞİLDİR . İNSANLAR KENDİLERİNİ ÜSTÜNLEŞTİRMEK İÇİN CABA İÇERİSİNDEDİRLER. ÜSTÜNLÜK CABASI DAHA DOĞRU BİR KANI OLACAKTIR

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir


The reCAPTCHA verification period has expired. Please reload the page.